Pamphylia'nın Görkemli Kenti

ASPENDOS

Yapılar

AKROPOLİS

 

AGORA VE ÇEVRESİ

Agora, Hellenistik Dönem’in ortalarında, kentin kurulduğu tepenin (Akropolis) merkezine, simetrik olacak biçimde, kare planlı tasarlanarak yapılmıştır. Kentin ticari, sosyal ve politik faaliyetlerinin merkezi olan Aspendos Agorası’nın etrafı, çağdaşı kentlerde görülen etrafı stoa ve dükkanlarla sınırlandırılmış olan olan klasik agora planlarının aksine, iki katlı dükkanların önündeki stoa dışında, başka bir market binası ve diğer kamusal yapılarla çevrelenmiştir.

Agoranın batısına; İki Katlı Dükkanlar/Stoa Kompleksi, doğusuna Hellenistik Market Binası/Bazilika/Kilise, kuzeyine Anıtsal Çeşme (Nymphaion) ile çeşmenin kuzeyine Bouleuterion/Odeion? (Meclis/ Dinleti Yapısı) konumlandırılmıştır. Hellenistik Dönem’de planlanan agoranın o dönemi temsil eden yapısı market binasıdır.

Agorayı çevreleyen diğer yapılar ise yerleşim terası genişletilerek Roma İmparatorluk Dönemi’nin farklı evrelerinde inşa edilmiştir.

 

İKİ KATLI DÜKKANLAR / STOA KOMPLEKSİ

Agoranın batı kenarı boyunca uzanan, 16.50 x 72.50 m ölçülerindeki, İki Katlı Dükkânlar/Stoa Kompleksi, olasılıkla Agora’nın doğusuna Roma Bazilikası yapılırken, batısına da ticari ve kamusal ihtiyaç doğrultusunda eklenmiş, en az Roma Devlet Bazilikası kadar anıtsal bir yapı bütünüdür. Yan yana 15 adet dükkândan oluşan bu yapı kompleksi, ön tarafında mozaik tabanlı bir portikoya sahip olup arka bölümlerine depolama mekânları yapılmıştır. Ancak portikoya ait mimari bloklardan günümüze pek bir iz kalmamıştır.

Bu etkileyici yapı kompleksinin kaplamasız duvarları bile kentin ihtişamını gözler önüne sermektedir. Dükkânlarında gerçekleştirilen kazılar sonucu, henüz netlik kazanmamakla birlikte, yapının erken Roma İmparatorluk Dönemi’nde inşa edildiği tahmin edilmektedir. En son kullanım evresinin ise MS 3. yy’ın ikinci yarısı olduğu düşünülmektedir.

 

HELLENİSTİK MARKET BİNASI / BAZİLİKA/ KİLİSE

Agoranın doğu kenarını sınırlandıran 105×27 m ölçülerindeki Roma Devlet Bazilikası, kısmen çok katlı Hellenistik Market Binası üzerine oturtularak ve doğuya doğru genişletilerek, devasa tonozlar üzerine, üç nefti olarak kuzey-güney aksında inşa edilmiştir. Yapının kuzey bölümünde, duvarları günümüze kadar büyük oranda korunan, anıtsal boyutlardaki vestibulum (ön giriş) yer almaktadır. Eşine sadece birkaç Küçük Asya kentinde rastlanan bazilikanın; gerek benzerleri ve gerekse mimari süsleme elemanları dikkate alındığında, MS 1. yüzyılda inşa edildiği anlaşılmaktadır. Kuşkusuz bu devasa yapı Aspendos’u Roma kenti olma yolunda rekabet halindeki diğer kentlerin önüne koymuştur. Hristiyanlık Dönemi’nde Aspendoslular, abidevi boyutlardaki Roma Bazilikası’nı kiliseye dönüştürerek, yeni dinin ibadet ihtiyacını karşılama yoluna gitmiştir. Yapının güney ucuna, orta nef aksına bir apsis inşa edilmiş, kuzeyindeki vestibulum ise fonksiyon değiştirerek muhtemelen din adamlarının yaşam alanı olarak kullanılmıştır. Arkeolojik veriler, bazilikanın kiliseye dönüştürüldükten sonra,  MS 12. yy bitimine kadar kullanıldığını göstermektedir.

 

ANITSAL ÇEŞME (NYMPHAION)

Günümüzde neredeyse tamamı ayakta olan iki katlı Anıtsal Çeşme Binası, agoranın kuzey sınırını oluşturacak şekilde yerleştirilmiştir. Alt ve üst katlarda beşer adet niş bulunur. Ortadaki nişler diğerlerine oranla büyüktür. Ön cephesi bezemeli bloklarla süslenen yapının bu yüzü olasılıkla niş içindeki heykellerle hareketlendirilmiştir. Anıtsal çeşmenin suyu buraya kemerlerden itibaren bir kanal vasıtasıyla getirilmiştir. MS 160-180 yılları arasına tarihlendirilen süslemeli blokların, günümüze ulaşan görüntüsünün daha sonraki bir dönemde yapılan düzenlemeyle ilişkili olduğu anlaşılmıştır.

 

BOULEUTERION  / ODEION?

Anıtsal Çeşme’nin kuzeyinde, Devlet Bazilikası’nın batısındaki alana konumlandırılan Bouleuterion’un (Meclis Binası), olasılıkla sonradan, MS 3. yy ile birlikte Odeion’a dönüştürüldüğü varsayılmaktadır. Doğu-batı yönündeki yarım daire planlı yapının girişi batı tarafındandır. Dış cephenin apsidal bölümü, dikine şevli olarak yerleştirilen payandalarla desteklenmiştir. Önünde dikdörtgen planlı bir avlu ile sunak bulunmaktadır. Giriş kısmındaki onurlandırma yazıtları dikkati çekmektedir. MS 2.-3. yy’a tarihlendirilen yapının oturma basamaklarının günümüze kadar korunamamış olması, basamaklarının ahşaptan yapıldığını akla getirmektedir.

 

TİYATRO

Aspendos’u kuşkusuz meşhur eden en önemli yapı, Akdeniz coğrafyasında, antik dönemden günümüze kadar en iyi şekilde korunarak gelmiş, neredeyse tamamıyla ayakta kalmış denilebilecek olan Antik Tiyatro binasıdır. MS 160-180 yılları arasında, Theodorus’un oğlu Zenon isimli bir mimarın inşa ettiği tiyatro, Aulus Curtius Crispinus Arruntianus ve Aulus Curtius Auspicatus Titinnianus isimli iki hayırsever kardeş tarafından, Aulus Curtius Crispinus’un vasiyeti üzerine yaptırılmıştır. Bir bölümü yamaca yaslanmış olarak tasarlanan yarım daire planlı, çift cavealı tiyatro, yaklaşık 7-8 bin kişilik oturma kapasitesine sahiptir. Caveanın üzerinde sütun ve kemerlerden   oluşan   tonozlu   bir   galeri   olup,   caveanın alt kısmında 20, üst kısımda ise 21 oturma sırası bulunmaktadır. Tiyatroya, iki yandaki tonozlu galerilerden (parodos) girilmektedir. İyi korunmuş olan iki katlı sahne binası, sütun, niş ve heykellerin yanı sıra çok zengin mimari bezemelerle süslüydü. Sahne düzleminde sanatçıların girişi için beş adet kapı açıklığı vardır. Tabanı taş döşemeli orkestrası, Roma tipine uygun olarak yarım daire biçimlidir. Tiyatro bu iyi korunagelmiş durumunu, Selçuklu Dönemi’nde, bazı eklemelerle saray olarak kullanılmasının yanı sıra, sahne binası ve caveasının bir bütün olarak kompakt tasarlanmasına borçludur.

 

TAPINAK

Doğu Kapısı’nın kuzeyinde, Akropolisin ovaya hakim noktasında, yüzeyi düzlenmiş kayalık teras üzerine, kuzey-güney doğrultusunda konumlandırılan tapınaktan geriye sadece podyumu ve kısmen çevre duvarları (temenos) kalmıştır. Hellenistik Dönem’e ait bir kitabede, Aspendos’taki Artemis Tapınağı’nın varlığından söz edilir. Ancak tapınağa ait bilgilerin çok kısıtlı olması sebebiyle, bu tapınağın kitabede adı geçen Artemis’e adanıp adanmadığı kesinlik kazanmamıştır. Buna karşın, tapınak, konumu gereği, Aspendos’ta en önde gelen tanrı ya da tanrıçaya ait bir tapınıma ev sahipliği yapıyor olmalıydı.

 

ANITSAL KAPI

Kentin merkezine yakın bir yerde, Bouleuterion’un kuzeyine yapılan Anıtsal Kapı, Agora’ya bağlanan ve bir kanal sistemi olan taş döşemeli yol üzerine konumlandırılmıştır. Geniş tek bir kemer geçişine sahip kapının yakınında tespit edilen ve üzerinde yazıtı olmayan bir heykel kaidesine ait profilli blok, kapının çevresinin heykellerle çevrelendirildiğine işaret etmektedir. Kesme kumtaşı bloklarla inşa edilen kapıda, Geç Antik Çağ’a (MS 5.-7. yy) ait tamir ve güçlendirme izlerini görmek mümkündür. Gerek tamirat ve güçlendirme izleri gerekse etrafındaki Geç Antik Çağ yapıları, kapının bu dönemde de işlevselliğini koruduğunu göstermektedir.

 

SU KEMERLERİ

Bir mühendislik harikası olan Aspendos Su Kemerleri, Roma İmparatorluk Dönemi’nde, MS 2. yy’da, şehrin su ihtiyacını karşılamak için inşa edilmiş anıtsal yapılardan biridir.

Kaynak suyu, Aspendos’a kuş uçumu yaklaşık 15 km uzaklıktaki, Gökçepınar Mahallesi’nde bulunan Pınarbaşı’ndaki iki kaynaktan; kanal, köprü ve tüneller vasıtasıyla getirilmiştir. Kent merkezine yakın bölümü kesintisiz 2 km boyunca takip edilebilen kemerler, Akdeniz coğrafyasında, günümüze kadar korunarak gelebilen nadir örneklerdendir. Aspendos Su Kemerleri’nin yaklaşık 30 m yüksekliğe ulaşan iki adet hidrolik rezervuarı ve neredeyse tamamı ayakta olan kemer köprüsü fazlasıyla etkileyicidir. Devşirme olarak kullanılmış bir yazıtta, Tiberius Claudius Italicus’un yaklaşık 2 milyon denarii karşılığında para bağışlayarak su kemerini yaptırdığı belirtilmektedir. Bu durum netlik kazanmamakla birlikte konu hakkında epigrafik araştırmalar sürmektedir.  Bununla birlikte daha sonraki dönemlere ait farklı kullanım izleri de saptanmıştır.

 

STADION

Aspendos Stadionu, akropolisin doğusundaki düzlüğe, kuzey-güney doğrultusunda konum- landırılmıştır. “U” planlı ve tek sphendoneli olarak tasarlanan stadionun yaklaşık 8 bin kişilik olduğu düşünülmektedir. Yarışmalar için kullanılan yapının uzunluğu 215 m, genişliği ise 28.50 m ölçülerindedir. Stadionun oturma basamaklarının büyük çoğunluğu toprak altındadır. Ancak yüzeyde görülebilen örneklerden, bunların kireçtaşından yapıldığı anlaşılmaktadır. Doğusunda ve batısında yer alan tribünler tonozlar üzerinde yükselmektedir. Görece daha sağlam kalan doğudaki tribünü destekleyen tonozların bir kısmının dükkân olarak kullanıldığı düşünülmektedir. Aspendos’ta ayakta kalan çoğu kamusal yapı gibi stadion da MS 2. yy civarına tarihlenmektedir, ancak daha erken bir dönemde inşa edilme olasılığı yüksektir.

 

ROMA / SELÇUKLU KÖPRÜSÜ

Köprü Çay (Eurymedon) Nehri üzerinde, yıkılan bir Roma köprüsünün temelleri kullanılarak aynı noktada inşa edilen ve günümüze yedi kemerli olarak gelen yapının; son araştırmalar neticesinde, Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad’ın (1220-1237) oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev (1237-1246) tarafından 1239/40 yıllarında yaptırıldığı anlaşılmıştır. Roma Dönemi köprüsünün kalıntılarıyla birlikte 260 m uzunluğa ulaşan yapı, ortalama 4.50-5.70  m genişliğindedir.

 

GEÇ ANTİK ÇAĞ MAHALLESİ

 

GEÇ ANTİK ÇAĞ EVİ